İçtihatlar Kategorisine En Son Eklenenler
-
Kira sözleşmesine dayalı takipte takip alacaklısı kira sözleşmesinde kiraya veren sıfatı ile imza atan kişi (sözlü akitte kiraya veren olarak belirlenen kişi) dir. Kira sözleşmesinde kiraya veren birden fazla kişi olabilir. Bu halde, ilamsız tahliye takibinin kiraya verenlerin tümü tarafından birlikte yapılması gerekir. Burada kiraya verenler arasında zorunlu dava arkadaşlığı vardır.
-
Ödeme Emrinin, Talep Olmaksızın İcra Müdürlüğünce, Kendiliğinden yada Sehven Değil, Alacaklı Vekilinin Talebi Üzerine Gönderildiği İçin Bu Şekilde Gönderilen Ödeme Emri Borçluya Yeni Bir İtiraz Hakkı Tanır.
-
Avukatın temyiz süresini kaçırdığı gerekçesiyle avukatını azleden kimse, temyize gidilmemesi nedeniyle uğradığı zararı ispatlamalıdır. Eğer temyiz edilse bile sonuca etkili olmayacak ise avukatın azli haksız azil sayılır.
-
Sorumluluğun tespitinde; şayet vekâlet görevi gereği gibi ifa edilseydi dava yahut takip edilen iş, konuyla ilgili mevzuat ve emsal içtihatlar ile dosya kapsamında sunulan delillere göre hangi netice ile sonuçlanacak idiyse o durumun esas alınması gerekir. Zira avukatın kusurlu eylemi olmasaydı dahi takip edilen iş aynı şekilde sonuçlanacak nitelikteyse avukatın eylemine bağlı olarak doğmuş bir zararın varlığından bahsedilemeyecektir.
-
Her ne kadar şikayetçi nispi harç ve akabinde teminatı yatırmamış ise de Mahkemenin harç yatırılmasına ilişkin “…228.502,21 TL nispi harcın davacı tarafından gelecek celseye kadar dosyaya yatırılmasına, aksi taktirde davanın usulden reddine karar verileceğinin ihtarına (ihtar edildi)” şeklindeki ara kararı 492 sayılı Harçlar Kanunun 30. maddesine uygun değildir. Yukarıda da belirtildiği üzere yasaya uygun olmayan ara kararı hukuki sonuç doğurmaz.
-
Borçlunun takipten sonra ödeme yaptığı, bu sebeple alacaklının takipte haklı olduğu gözetilerek, takip tarihi itibarıyla tespit edilen toplam borç üzerinden borçlunun icra vekâlet ücreti ve takip masraflarından sorumlu olacağı
-
İhalenin Feshinde Teminat, HMK’nın 114/2. maddesi kapsamında dava şartıdır. Dava açılırken yatırılmayan teminatın tamamlanması için (harcı tamamlanmayan davaya devam edilemeyeceğinden) öncelikle harç tamamlatılmalı, sonra teminatın yatırılması için davacıya HMK’nın 115. maddesinde belirtilen dava şartlarının tamamlatılmasına ilişkin usule göre süre verilmelidir.
-
İlk derece mahkemesince verilen mehil vesikası verilmesine (İİK’nın 36. maddesinin uygulanma şekline) ilişkin karar konu itibariyle kesin nitelikte olduğundan, İİK’nın 365/3. maddesi gereğince istinaf isteminin reddi kararı doğru olup, anılan Bölge Adliye Mahkemesinin temyiz talebinin reddine ilişkin son kararının onanması gerekmiştir.
-
120 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Yargı Alanında Alınan Tedbirlere İlişkin Cumhurbaşkanlığı Kararnamesince Sürelerin Hesabı, -İstinaf Başvuru Süresi
-
Vekilin üstlendiği işi görürken gerekli özeni göstermesi gerekli ve yeterli olup sonucun vekâlet verenin istediği gibi olmaması vekâlet sözleşmesine aykırılık teşkil etmez.
-
Sıra cetveli düzenlemenin kamu düzenini ilgilendiren bir müdürlük işlemi niteliğinde olmadığı, bu nedenle icra müdürünce kendiliğinden önceki sıra cetvelinin hatalı olduğu gerekçesiyle yeni bir sıra cetveli düzenleme yetkisinin bulunmadığı,
-
Şikayetçi borçluların ticaret sicil adresine TK’nın 35. maddesi gereğince tebligat yapılabilmesi için, bu adrese gönderilen tebligatın, adresin kapalı olması ya da muhatabın adresten taşınmış olması şerhi ile tebliğ edilemeden iade edilmesinin zorunlu olduğu, şikayete konu tebligat tarihlerinden önce, borçlu şirketlerin ticaret sicil adreslerine çıkarılıp tebliğ edilmeden iade edilen tebligatların; muhatap şirketin tanınmadığı şerhi ile iadesi usulsüz olup, bu tebligat esas alınarak TK’nın 35/4. maddesine göre yapılan tebligatların usulüne uygun olmayacağı-
-
Şikayetçi borçlu şirketin ticaret sicil adresine TK’nın 35. maddesi gereğince tebligat yapılabilmesi için, bu adrese gönderilen tebligatın, adresin kapalı olması ya da muhatabın adresten taşınmış olması şerhi ile tebliğ edilemeden iade edilmesinin zorunlu olduğu, satış ilanı tebliğ tarihinden önce, borçlu şirketin ticaret sicil adresine gönderilen tebligatın; “muhatabın tanınmadığı” şerhi ile iade edilmesi üzerine bu tebligat esas alınarak TK’nın 35/4. maddesine göre yapılan satış ilanı tebliğ işleminin usulüne uygun olmadığı-
-
İK. 89. madde kapsamında haciz ihbarnamesi gönderilmiş olup, bunun bir örneği icra dosyasında mevcut olup, bir örneği de şikayetçi tarafından dilekçe ekinde ibraz edilmiştir. Şikayetçiye 05.05.2016 tarihinde tebliğ edilen haciz ihbarnamesine ilişkin tebligat parçası üzerinde maaş haciz müzekkeresi yazılması haciz ihbarnamesini haciz müzekkeresine çevirmeyeceğinden, şikayetçi üçüncü kişinin itirazda bulunmakta ve haciz ihbarnamesinin iptalinin istemekte hukuki yararı bulunmaktadır.
-
Haciz ihbarnamesi, borçlunun üçüncü kişideki alacağının kendisine tebliğ edildiği an itibariyle hüküm ifade eder. Borçlunun tebliğ tarihi itibariyle 3.kişi nezdinde alacağının sonraki günlerde tahakkuk etmeyeceği anlamına gelmez. Bu nedenle ilk haciz ihbarnamesinin gönderilmesinden sonra alacaklı tarafça üçüncü kişiye yeniden haciz ihbarnamesi gönderilmesinde yasaya uymayan bir yön yoktur.
-
Her ne kadar şirketin kapalı olması durumunda adreste bulunmama nedeninin araştırılması gerekmemekte ise de, komşuya haber verme yükümlülüğünün devam ettiği, Dairemiz uygulamalarında TK.nun 21/1. maddesinin tüm koşullarının sıkı bir şekilde uygulanmayacağı belirtilmiş olmakla beraber bunun haber verme yükümlülüğünü ortadan kaldırmayacağı, haber verilen komşunun isminin usulüne uygun bir şekilde tutanağa geçirilmesi gerektiği anlaşılmaktadır. Buna göre şikayete konu tebligatta haber verilen komşunun ismi yazılmadığından bu hali ile tebliğ işleminin şeklen Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesine aykırı ve dolayısıyla usulsüz olduğu anlaşılmaktadır.