Site icon İcra Hukuku | İcra ve İflas Hukukuna Dair Her Şey….

Kira sözleşmesinin yapıldığı sırada verilen taahhüt geçerli değilse de, kiracı vekili tarafından kiraya verene gönderilen cevabi ihtarname içeriğinden, boşaltma tarihinin “sözleşmede belirlenen süre” olarak teyit edilerek belirtilmesi ve tahliye tarihini açıkça düzenleyen sözleşme hükmü karşısında, boşaltma tarihine ilişkin davalı kiracı iradesinin sözleşmede belirtilen tarih olduğu ve serbest irade ilen verilen taahhüdün geçerli olduğunun kabulü gerektiği-

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 18.06.2025 T. E: 2024/4396, K: 3416

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; müvekkilinin maliki olduğu taşınmazda davacının 13.08.2018 tarihli ve üç yıl süreli kira sözleşmesi uyarınca kiracı olarak bulunduğunu, sözleşme sonu olan 14.09.2021 tarihinde sözleşmenin biteceği, yenilenip yenilenmeyeceğinin sorulması üzerine davalı tarafça gönderilen ihtarda, sürenin sona ermesiyle taşınmazı tahliye ederek teslim edeceğini bildirdiğini, davalının 14.09.2021 tarihinde kiralananı tahliye edeceğine dair yazılı tahliye taahhüdü bulunduğu halde kiralananı boşaltmadığını, davalı tarafça gönderilen ihtarnamenin, tahliye taahhüdü şartlarını taşıdığını ileri sürerek; davalının kiralanandan tahliyesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; genel vekaletnamedeki yetkiye istinaden tahliye taahhüdünde bulunulamayacağını, özel yetkinin bulunması gerektiğini, bu nedenle cevabi ihtarın tahliye taahhüdü olarak kabul edilemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; sözleşmede yer verilen düzenlemenin, kira ilişkisinin başlangıcında verilmiş bir taahhüt olduğu, kanunda belirtilen kiralananın teslim edilmesinden sonra verilmesi şartı sağlanmadığından geçerli bir tahliye taahhüdü teşkil etmediği, cevabi ihtarnamede ise belirli bir tarih yer almadığından bu bakımda da geçerli bir tahliye taahhüdünden söz edilemeyeceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

IV. İSTİNAF

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; delillerin değerlendirilmesinde hata bulunmadığı gerekçesiyle, davacı vekilinin başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; kiralanan taraflar arasındaki sözleşmenin akdedildiği tarihten daha önceki tarihli ve farklı bir kira sözleşmesi ile davalıya teslim edildiğinden sözleşme ile verilen tahliye taahhüdünün geçerli olduğunu, aksinin düşünülmesi halinde dahi ihtarnamenin tahliye taahhüdü niteliğinde olduğunu belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

B. Gerekçe ve Değerlendirme

Uyuşmazlık, tahliye taahhüdüne dayalı kiralananın tahliyesi istemine ilişkindir.

1. Temyizen incelenen kararda belirtilen gerekçeye göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 352/1 maddesinde, “Kiracı, kiralananın teslim edilmesinden sonra, kiraya verene karşı, kiralananı belli bir tarihte boşaltmayı yazılı olarak üstlendiği hâlde boşaltmamışsa kiraya veren, kira sözleşmesini bu tarihten başlayarak bir ay içinde icraya başvurmak veya dava açmak suretiyle sona erdirebilir. “ düzenlemesi yer almaktadır.

Tahliye taahhüdünün geçerli olabilmesi için, tahliye taahhüdünün yazılı şekilde yapılması, taahhüdün kiracı ya da yetkili temsilcisi vasıtasıyla verilmesi, tahliye taahhüdünde tahliye tarihinin belirtilmiş olması ve taahhüdün kiralananın teslim edilmesinden sonra makul bir süre sonra verilmesi gereklidir.

Tahliye taahhüdü bizzat kiracı tarafından verilmelidir. Vekil tarafından da tahliye taahhüdü verilebilir, vekilin bu işlemi yapması için özel bir yetkiye ihtiyacı yoktur.

Taraflar arasındaki kira sözleşmesi 13.08.2018 başlangıç tarihli ve üç yıl süreli olup, sözleşmenin (13.) maddesinde,” İşbu sözleşmenin başlangıç tarihi 13.12.2018 olup bitiş tarihi 14.09.2021’dir. Taraflar işbu sözleşmenin bitiş tarihinde, herhangi bir ihbar ve bildirime ihtiyaç olmaksızın kendiliğinden sona ereceğini kabul ve beyan etmiş olup; kiracı 14.09.2021 tarihinde kiralananı tahliye ederek kiraya verene teslim etmeyi kabul, beyan ve taahhüt eder. ” hususu kararlaştırılmış olup tahliye tarihi belli (açık) bir şekilde düzenlendiği anlaşılmaktadır.

Davacı tarafından davalıya gönderilen 13.08.2020 tarihli ihtarda; kira süresinin 14.09.2021 tarihinde dolacağı, 2021-2022 eğitim- öğretim yılında öğretime devam edip etmeyeceğini bildirmelerinin istenildiği, davalı kiracının avukat olan vekili tarafından sunulan 26.08.2020 tarihli cevabi ihtarnamede, “imza altına alınan sözleşmede belirlenen sürede taşınmazın tahliye edilerek teslim edileceği,” şeklinde ifadeye yer verildiği görülmüştür.

Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; İlk Derece Mahkemesinin ve Bölge Adliye Mahkemesinin gerekçelerinde ifade edildiği gibi, kira sözleşmesinin yapıldığı sırada verilen taahhüt geçerli değildir. Ne var ki, yukarıda ayrıntılı şekilde yer verilen kiracı vekili tarafından kiraya verene gönderilen cevabi ihtarname içeriğinden, boşaltma tarihinin “sözleşmede belirlenen süre” olarak teyit edilerek belirtildiği, bunun sözleşmedeki hüküm ile birlikte değerlendirilmesiyle, boşaltma tarihine ilişkin davalı iradesinin 14.09.2021 olduğunun anlaşıldığı, bu çerçevede taahhüdün serbest irade ile verildiğinin ve geçerli olduğunun kabulü gerekirken, İlk Derece Mahkemesince hatalı değerlendirmeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm tesis edilmiş olması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE,

2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373/1 maddesi uyarınca temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanun’un 371 maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

18.06.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Exit mobile version