İçtihatlar Kategorisine En Son Eklenenler
-
-İtirazın İptalinde Tehiri İcra – İcra müdürlüğünün tehiri icra kararı getirilmesi için verdiği mehil içinde takibin duracağı ve hiç bir icra takip işlemi yapılamayacağı-
-
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 100. maddesi uyarınca kısmi ödemelerin, öncelikle faizden ve masraftan mahsup edileceği, faiz ve masrafları ödemedikçe, kısmi ödemelerin ana paradan mahsup edilmeyeceği, ileri sürülen bu yöndeki istinaf başvuru sebebinin yerinde olmadığı-
-
Alacaklının hesabına haricen yapılan kısmi ödemenin öncelikle işlemiş faiz, icra vekalet ücreti ve takip masraflarından düşürülmesi, geriye kalan paranın ise asıl alacaktan indirilmesi ve her ödeme yapıldıkça bakiye alacağın bu suretle saptanması gerektiği-
-
Borçlunun faiz borcunun bulunması halinde yapılan kısmi ödemelerin öncelikle faizden düşülmesi gerektiği-
-
Takip dayanağı ilamda vekalet ücreti ve yargılama gideri yönünden müştereken ve müteselsilen tahsil hükmü bulunmadığından hüküm kısmında adı geçen davalıların bu alacak kalemleri yönünden eşit olarak sorumlu olduklarının kabulü gerekir
-
İlama konu edilen hakkın elbirliği mülkiyetine konu bir hak olması, yargılama gideri ve vekalet ücreti konusunda ayrıca müteselsillik kaydı konulmadığı sürece, kendiliğinden müteselsil sorumluluğu gerektirmez. Bu durumda, her iki borçlunun ödenmesi gereken paradan eşit oranda sorumlu olduklarının kabulü gerekir.
-
Borçlunun müddeti içinde ödeme emrine itiraz etmemesi veya itirazın icra mahkemesince kesin olarak kaldırılması veya mahkemece iptal edilmesi halinde, ihtiyati haczin kendiliğinden icrai hacze dönüşeceği belirtilmiştir. Ancak söz konusu düzenlemeler genel haciz yoluyla ilamsız takibe ilişkindir. Kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip genel haciz yoluyla takipten farklı olup, ihtiyati haciz İİK nun 168/2 maddesinde öngörülen on günlük ödeme süresinin ödemesiz geçmesi üzerine kendiliğinden kesin hacze dönüşür.
-
Kamulaştırmasız el atma kararlarında da ilamın kesinleştiği tarihe kadar geçen dönem için yasal faiz, kesinleşme tarihinden sonraki dönem için ise 17.10.2001 tarihinde yürürlüğe giren 4709 sayılı Kanunla değişik Anayasa’nın 46/son maddesi hükmü uyarınca,“kamu alacakları için öngörülen en yüksek faiz oranı”nın (6183 sayılı AATUHK m. 53) uygulanması gerektiği
-
Şikayet Ve İstihkak Davası Terditli Olarak Açılabilir
-
Bono bedeli hem yazı ve hem de rakamla gösterilip de iki bedel arasında fark bulunursa yazı ile belirlenen bedele itibar olunacağı, ancak bu kuralın rakam ile değer bildiren bölümde tahrifat yapılmaması halinde uygulanacağı-
-
Bedel hanesinde rakamla “272.000”, yazı ile “İKİYÜZONİKİ (İŞARET) TL” yazılı bonoya dayalı olarak 2010 yılı itibariyle icra takibine girişildiği, menfi tespit davasının yaklaşık altı yıl sonra açıldığı uyuşmazlıkta, TTK. hükümleri uyarınca, “senedin yazı ile yazılı bulunan miktar için geçerli sayılması” gerekse de, hayatın olağan akışı ilkesi gereğince, taraflar arasındaki ticari ilişkinin kapsamı ve haciz işlemlerinin geldiği aşama dikkate alındığında 212,00 TL için bono düzenlenmesinin mümkün görülmediği ve aksinin kabulünün aşırı şekilcilik olup ağır hak kaybına neden olaca
-
Kira sözleşmesinde ”kiracı kontrat bitiminde kira rayiç bedelini % …. oranında artışını şimdiden kabul ve taahhüt eder.” düzenlemesinin yer aldığı ve hükümde artış oranı belirtilmeyip artış şartı belirli ve muayyen olmadığından geçerli olmadığı-
-
Davacı avukatın, davalının vekili olarak alacağının tahsili için borçlu aleyhine icra takibini yürüttüğü, takibin kesinleşmesi üzerine borçlu adına kayıtlı taşınmazların haczi ve satışı yoluna gidildiği ancak alıcı çıkmaması üzerine satışların düştüğü, davacı avukat tarafından başkaca işlem yapılmadığı, davalının, vekili olan davacıyı şikâyeti üzerine davacının vekâlet ücretini tahsil amacıyla icra takibi başlattığı, takibe itiraz üzerine eldeki itirazın iptali davasının açıldığı uyuşmazlıkta, davacı avukatın vekâlet ücretini talep edebilmesi için bu alacağının muaccel olması gerektiği-
-
Dairemizce görüş değişikliğine gidilmek suretiyle, ihale edilen mal muhammen bedelin üstünde bir bedelle satılmış olmakla beraber yapılan usulsüzlük malın daha yüksek bedelle satılmasını önlemiş ise (yani ihalenin feshi sebebi olarak dayanılan yolsuzluk yapılmamış olsa idi mal daha yüksek bedelle satılabilecek idi ise) malın daha yüksek bir bedelle satılamamış olmasından zarar görmüş olan ilgilinin ihalenin feshini istemekte hukuki yararı bulunduğunun kabulü gerekeceği görüşü benimsenmiştir.
-
Mahkemece davacı tarafın talebi doğrultusunda yetki itirazı kabul edilmiş olmakla diğer itirazlar yönünden alacaklı tarafından talep halinde yetkili icra dairesine dosyanın gönderilmesi talebi halinde yetkili icra dairesi tarafından gönderilecek ödeme emrinden sonra itiraz ve şikayette bulunulabileceği, bu nedenle davacının itiraz ve şikayete yönelik istinaf talebinde hukuki yararı bulunmadığı, yetki itirazının kabulü ile AAÜT uyarınca tarifede yer alan vekalet ücretine hükmedilmiş olduğu anlaşıldığından, vekalet ücretine yönelik istinaf talebi de yerinde olmadığından, istinaf talebinin reddine, kötü niyetli istinaf talebi nedeni ile davacı vekilinin 5.000TL disiplin para cezası ile cezalandırılmasına
-
Tüzel kişiler adına ticaret sicilindeki adresine gönderilen tebligatın 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesine göre yapılmış olması halinde tebliğ memurunun Yönetmeliğin 30 ve 31. maddelerindeki koşulları araştırmasına gerek olmadığı, zira, muhatabın adreste bulunmaması halinde, bunun nedeninin araştırılması ve tevziat saatinden sonra adrese dönüp dönmeyeceğinin tespit edilmesi gerçek kişiler yönünden zorunlu olup, hükmi şahısların sıfatı ve niteliği itibari ile böyle bir araştırmanın yapılmamış olmasının tebligatın usulsüzlüğü sonucunu doğurmayacağı-