İçtihatlar Kategorisine En Son Eklenenler
-
Takip dayanağı ipotek, limit (üst sınır) ipoteği niteliğinde olup, alacaklı ve davacı/ipotekli taşınmaz maliki arasında cari hesap veya kısa, orta ve uzun vadeli kredi şeklinde işleyen nakdi veya gayrinakdi bir kredi ilişkisi bulunmadığı gibi, alacaklının da kredi veren kuruluş (banka) niteliğini haiz olmadığı açıktır. Dolayısıyla, taraflar arasında İİK’nın 150/ı maddesinde açıklanan koşullarda cari hesap ve kredi ilişkisi söz konusu olmadığından icra emri gönderilmesine olanak tanıyan anılan maddenin olayda uygulanma yeri bulunmamaktadır.
-
Davalı tarafından gerek ödeme emri tebliğinden sonraki itirazında, gerekse yargılama sırasındaki savunmasında, davacıların dava ehliyetine karşı çıkılmadığı, yeni malik olduklarının bilinmediğine dair herhangi bir itiraz ileri sürülmediği, bu durumda, davacıların yeni malik olduğunun ve kira parasının kendilerine ödenmesi gerektiğinin davalı tarafından bilinmekte olduğunun kabulü gerekeceği, bu nedenle, mahkemece işin esasının incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
-
Ödeme emri tebliğ edilmediğinden henüz itiraz hakkı doğmamış olup anılan maddedeki sürelerin işlemeyeceği, borçlunun haricen icra takibini öğrenip, icra dairesine itiraz etmesinin yasanın emredici hükümleri karşısında sonuca etkili olmadığı- Kiralananın satılmasıyla yeni malikin TBK’nun 310. maddesi gereğince kira sözleşmesinin tarafı haline geleceği, bu durumda davacının yeni malik sıfatı ile icra takibi yapmasında usulsüzlük bulunmadığı-
-
Kira sözleşmesinin kiraya veren olarak K.P. ve S.P. vekili T.P. ile kiracı olarak “K.D. ve H.Ö. ortaklığı” adına K.K. ve H.Ö. vekili M.Ö. tarafından imzalandığı anlaşıldığından, kiraya verenin K.P. ve S.P. olduğunun, davacı T.P.’nun ise kira sözleşmesini vekaleten imzaladığının kabulü gerekeceği, oysaki davacı T.P.’nin takibi kendi adına başlattığı gibi davayı da kendi adına açtığı, husumetin ehliyeti kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemece kendiliğinden gözetilmesi gereken bir husus olduğu, bu nedenle mahkemece, davacının aktif husumet ehliyeti bulunmadığından istemin reddine karar vermek gerekeceği-
-
Taahhüdü ihlal suçunun oluşması için taahhüt tutanağında toplam borç miktarının, işleyen ve işleyecek faizin, vekalet ücreti, icra harç ve giderlerinin birlikte belirlenerek borçlunun taahhüdüne esas olan miktarın açıkça gösterilmesi gerektiği- Disiplin ve tazyik hapsinin bir “hapis” cezası olmadığı- Taahhüdü ihlal suçundan kişinin kendisinden beklenen yükümlülüğü yerine getirdiği takdirde de serbest kalacağı cihetle, sanığın 3 aya kadar hapsen tazyikine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde 2 ay hapsen tazyikine karar verilemeyeceği-
-
“Disiplin hapsi” veya “tazyik hapsi”nin, “bir suç karşılığı olmayıp kısmî bir düzeni korumak amacıyla yaptırım altına alınmış bir fiil karşılığı olarak uygulanan seçenek yaptırımlara çevrilemeyen, ön ödeme uygulanamayan, tekerrüre esas olmayan, şartla salıverilme hükümleri uygulanamayan, ertelenemeyen ve adlî sicil kayıtlarına geçirilmeyen yaptırımlar” olduğu- İİK.’nin 340. maddesi gereğince taahhüdü ihlal suçunun oluşması için “taahhüt tutanağında toplam borç miktarının, işleyen ve işleyecek faizin, vekalet ücreti, icra harç ve giderlerinin birlikte belirlenerek borçlunun taahhüdüne esas olan miktarın açıkça gösterilmesi gerektiği
-
Müşterek çocuğun, okul ve servis giderleri için yapılan harcamaların iştirak nafakası borcuna mahsuben yapıldığına ilişkin bir açıklama yoksa iştirak nafakası borcu sona ermez.
-
Alacağın temliki ile alacak hakkının bunu devralan 3. kişiye geçeceği ve alacakla ilgili her türlü (dava açma, takip yapma, temlik etme… gibi) hukuki işlemlerin bu 3. kişi tarafından yapılabileceği- Alacak üzerindeki tasarruf yetkisi, takibe başlandıktan sonra dosya alacağını temlik alan alacaklılara geçmiş olduğundan, temlik edenin alacak üzerinde artık tasarruf hak ve yetkisi bulunmadığından (kalmadığından), hakkında dava da açılamayacağı-
-
Borçlu icra dairesine yaptığı itirazda sözleşmeye itiraz etmemiş olup kira borçları, alacaklıya götürülecek borçlardan olduğundan, alacaklının, kira alacağı için ikamet ettiği yerdeki icra dairesinde takip yapabileceği-
-
Yabancı hakem kararının tenfizine ilişkin davada, 21.05.1991 tarihli Resmî Gazete’de yayınlanan 10.06.1958 tarihli ‘Yabancı Hakem Kararlarının Tanınması ve İcrası Hakkındaki New York Sözleşmesi’nin uygulanacağı-
-
İİK’nun 89. maddesi gereğince üçüncü şahsa, borçlunun, nezdinde doğmuş ve doğacak hak ve alacaklarının haczi şeklinde haciz ihbarnamesi çıkarılması halinde, üçüncü şahsın sorumluluğunun, haciz ihbarnamesinin kendisine ulaştığı tarihteki mevcut (fiili) durumla sınırlı olduğu, rutin ödemelerin (kira alacakları vs.) dışında ileride doğacak, doğması muhtemel bir hakkın bu aşamada üçüncü şahıslarca net olarak bilinmesi mümkün olmadığından, haciz ihbarnamesinin muhtemel alacaklar açısından sonuç doğurmayacağı-
-
Bir taşınmazın haczinin, onu hukuki ve tabii semereleri ile hasılat ve menfaatlerini de kapsayacağı- İİK. mad. 92/3 uyarınca, icra dairesince taşınmazın haczi halinde kiracıya da hacizden haberdar edip, işleyecek kiraların icra dairesine ödenmesini istemesinde ve çıkarılan bu muhtıraya rağmen kira paralarını icra dosyasına yatırmayan kiracının mallarının haczinin istenmesinde yasaya uymayan bir yön bulunmadığı-
-
Kiracı şirket hakkında İİK. 150/b uyarınca “kira paralarını icra dosyasına yatırması” için muhtıra tebliğ edildiğine göre, kiracı şirketin, bu tarihten sonra kira paralarını icra dosyasına ödemesi gerekeceği- Kiracı 3. kişinin bu yazıya ilişkin yaptığı şikayet reddedildiğinden ve icra mahkemesi kararlarının infazı için kesinleşmesi gerekmediğinden, İİK. 150/b uyarınca, ipotekli taşınmaz kiracısına, işleyecek kiraların icra dairesine ödenmesi için muhtıra gönderilmesinin İİK. 159/1 kapsamında muhafaza tedbiri olmayıp, ipotekli icra takibinin devamı niteliğinde olduğu gözetilerek, ipotekli taşınmazda kiracı olan 3. kişinin muhtıranın tebliğinden itibaren kira paralarını icra dosyasına ödememesi nedeniyle İİK .150/b’nin göndermesi ile uygulanması gereken İİK. 356 uyarınca, alacaklının talebi ile kiracı hakkında haciz kararı verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu-
-
Dosya kapsamında yapılan ödemeden takipten önce alacaklının ya da vekilinin haberdar edildiği ispatlanamadığından ve alacaklının her gün ve saatte banka hesabını denetlemesi hayatın olağan akışı içinde mümkün bulunmadığından dolayı bu ödemenin kısmi ödeme olduğunun kabulü gerekeceği, o halde mahkemece, alacaklının alacağını icra vasıtasıyla tahsili talebinde bulunmasında bir usulsüzlük olmadığı nazara alınarak, TBK’nun 100. maddesi (BK’nun 84. maddesi) ve İİK’nun 33. maddesi gözetilerek gerektiğinde Yargıtay denetimine imkan verecek şekilde bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle işlemiş faiz, icra vekalet ücreti ve takip masrafları dikkate alınarak borç miktarının belirlenmesi ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
-
Dosya kapsamında, alacaklının, bu ödemelerden takipten önce haberdar edildiği ispatlanamadığından, anılan ödemelerin kısmi ödeme olduğunun kabulü gerekeceği, mahkemece, TBK’nun 100. maddesi (BK’nun 84. maddesi) ve İİK’nun 33. maddesi gözetilerek Yargıtay denetimine imkan verecek şekilde bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle, işlemiş faiz, icra vekalet ücreti ve takip masrafları dikkate alınarak borç miktarının belirlenmesi ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
-
Takipten önce dosya borcunun tamamının ödendiği ve alacaklı yanın da ödemeden haberdar olduğu anlaşılmakla İİK’nin 33. maddesi gereğince icranın geri bırakılmasına karar verilmesi gerektiği-