T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L A M I
ESAS NO : 2025/2159
KARAR NO: 2025/3357
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
TARİHİ : 30.01.2025
NUMARASI : 2024/1903-2025/129
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki davacılar tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Şikayetçiler kredi borçlusu ve ipotek verenin, icra mahkemesine başvurularında; sair fesih iddialarının yanı sıra ipotek veren hakkında takip başlatılmadığını ileri sürerek ihalenin feshini talep ettikleri, İlk Derece Mahkemesince, şikayetin reddine karar verildiği, şikayetçiler tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği görülmektedir.
Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;
İcra takibinin dayanağı olan ipotek akit tablosunun incelenmesinde, alacaklı Anadolubank A.Ş. lehine ihale konusu taşınmaz üzerinde 05.07.2013 tarihinde ipotek tesis edildiği, söz konusu taşınmazın malikinin şikayetçi ipotek veren Kasım Koçar olduğu anlaşılmaktadır.
İİK’nın 149. maddesinde; “İcra memuru, ibraz edilen akit tablosunun kayıtsız şartsız bir para borcu ikrarını ihtiva ettiğini ve alacağın muaccel olduğunu anlarsa, borçluya ve taşınmaz üçüncü şahıs tarafından rehnedilmiş veya taşınmazın mülkiyeti üçüncü şahsa geçmişse ayrıca bunlara birer icra emri gönderir” düzenlemesi mevcut olup, madde içeriğinden, borçlu ile ipotek veren arasında zorunlu takip arkadaşlığının bulunması nedeniyle haklarında birlikte takip yapılması gerektiği anlaşılmaktadır.
HMK’nın 124/3. maddesi uyarınca maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebinin kabulü için, karşı tarafın rızası aranmaz. Aynı maddenin 4. fıkrasında da “dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hâkim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir” düzenlemesi yer almaktadır. Anılan hükmün icra takiplerinde de uygulanması gerekir. Dolayısıyla ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile yapılan takipte, asıl borçlu takipte gösterilip, ipotek veren gösterilmemiş ya da ipotek verene takip yöneltilip asıl borçlu hakkında takip yapılmamış ise bu durum kabul edilebilir bir yanılgıya dayandığından HMK’nın 124/3. maddesi uygulaması ile anılan kişi sonradan takibe dahil edilmek suretiyle eksiklik giderilebilir.
Somut olayda, takip dosyasının UYAP üzerinden incelenmesinde; kredi borçlusu şikayetçi K.K. İnşaat Taahhüt Sanayi Ve Ticaret Limited Şirketi hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı takip başlatıldığı, her ne kadar alacaklı vekilince takibe eklenmesi talep edilmiş ise de; İİK’nın 149. maddesine göre aralarında zorunlu takip arkadaşlığı bulunan ipotek veren borçlu Kasım Koçar hakkında ek takip talebi ve icra emrinin düzenlenmediği görülmüş olup bu husus İstanbul Gayrimenkul Satış İcra Dairesinin 2024/2390 Esas sayılı dosyasından Dairemize hitaben 17.04.2025 tarihli yazısı ile de bildirilmiştir.
Yukarıda özetlenen İİK’nın 149. madde hükmüne göre, icra takibinin asıl kredi borçlusu (lehine ipotek verilen) aleyhine açılması asıldır. Takip sonunda üçüncü kişinin taşınmazının paraya çevrilmesi söz konusu olduğundan, o kişi hakkında da takip yapılması gerekir. Şu hale göre ipotek veren üçüncü kişi ile asıl borçlu arasında zorunlu takip arkadaşlığı vardır. Bu husus kamu düzeni nedeniyle mahkemece re’sen gözönünde bulundurulmalıdır.
Bu durumda, HMK’nın 124. maddesi uyarınca alacaklı tarafından, ipotek veren K.K. yönünden ek takip talebinde bulunulması ve buna göre düzenlenecek icra emrinin tebliği gerekirken, adı geçenin usulünce takibe dahil edilmediği halde takibin yürütülmesi ve taşınmazının ihale yoluyla satılması doğru olmadığından,yapılan ihale yok hükmünde olup İlk Derece Mahkemesince ihalenin feshine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi ve istinaf başvurusunun Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddedilmesi isabetsiz olup, Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılması ile İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:
Şikayetçilerin temyiz isteminin kısmen kabulü ile yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nın 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nın 373/1. maddesi uyarınca, Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin 30.01.2025 tarih ve 2024/1903 E. – 2025/129 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, Bursa 9. İcra Hukuk Mahkemesinin 03.07.2024 tarih ve 2024/21 E. – 2024/394 K. sayılı kararının BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 28.04.2025 gününde oy birliğiyle karar verildi.