2021 YılıHGKİtirazın İptali

İtirazın iptali kararında hükmedilen inkâr tazminatı, yargılama gideri ve vekâlet ücreti alacaklarının tahsili için borçluya icra emri düzenlenerek tebliğ edilmesi gerektiği

İtirazın iptaline karar verilmesi üzerine, alacaklının itirazın iptali kararını icra dairesine sunarak itirazın iptaline karar verilen takip alacağı yönünden icra emri tebliğ edilmeksizin itirazın iptaline karar verilen takip alacağı kadar haciz yapılabileceği- Takip talebindeki alacak kalemleri arasında yer almayıp, itirazın iptali kararında hükmedilen inkâr tazminatı, yargılama gideri ve vekâlet ücreti alacaklarının tahsili için borçluya icra emri düzenlenerek tebliğ edilmediğine göre, belirtilen alacak kalemlerinin dosya hesabına dahil edilerek bu miktar yönünden de haciz yapılmasının mümkün olmadığı- Borçlu icra mahkemesine başvurusunda icra emri gönderilmeden itirazın iptali kararında hükmedilen yargılama giderleri, vekâlet ücreti ve icra inkâr tazminatının da eklenerek dosya hesabı yapılarak malvarlığına haciz konulduğunu ileri sürdüğünden icra müdürlüğünce takibin devamına karar verilen takip alacağını aşan miktar yönünden iptali ile haczin bu miktar yönünden kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği

1. Taraflar arasındaki “şikâyet” isteminden dolayı yapılan inceleme sonunda, Mersin 3. İcra (Hukuk) Mahkemesince verilen şikâyetin kısmen kabulüne ilişkin karar taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 12. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. İNCELEME SÜRECİ

Borçlu İstemi:

4. Borçlu vekili şikâyet dilekçesinde; müvekkili aleyhine başlatılan genel haciz yolu ile ilamsız takibin müvekkilinin itirazı üzerine durduğunu, alacaklının itirazın iptali davası açtığını, Mersin 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 12.05.2015 tarihli ve 2013/437 E., 2015/213 K. sayılı kararı ile takibin devamına karar verildiğini, alacaklı tarafından mahkeme kararının sunulması üzerine icra emri gönderilmeden itirazın iptali kararında hükmedilen yargılama giderleri, vekâlet ücreti ve icra inkâr tazminatının da eklenerek dosya hesabının yapıldığını ve müvekkilinin mal varlığına haciz konulduğunu, bu durumun hukuka aykırı olduğunu, icra emri gönderilmeden takibe devam edilemeyeceğini, alacaklının Arjantin Uyruklu olup 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun (MÖHUK)’un 48. maddesi uyarınca icra takibine başlarken teminat göstermesi gerektiğini, bu hususun icra dairesince re’sen gözetilmesi gerektiğini ileri sürerek öncelikle tedbiren takibin durdurulması ile takibin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

Alacaklı Cevabı:

5. Alacaklı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin vatandaşı olduğu Arjantin ülkesinin 1954 Tarihli Lahey Hukuk Usulüne Dair Sözleşmeye (Lahey Sözleşmesine) taraf olduğunu, itirazın iptali davasında da mahkeme tarafından yazılan müzekkereye Adalet Bakanlığı Uluslararası ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü tarafından verilen 25.03.2015 tarihli cevapta Arjantin Devletinin Lahey Sözleşmesine taraf olduğunun, sözleşme hükümlerine göre sözleşmeye taraf olan devlet vatandaşlarından teminat istenemeyeceğinin, bu nedenle Türkiye’de dava açan (icra takibi yapan) Arjantin vatandaşlarının yabancılık teminatı yatırmaktan muaf olduğunun bildirildiğini, itirazın iptali davasının alacağın esası hakkında hüküm veren ve maddi anlamda kesin hüküm teşkil eden bir dava olduğunu, Mersin 1. Asliye Hukuk Mahkemesince “itirazın iptaline ve takibin devamına” hükmedilmiş olduğundan kararın icrası için borçlu hakkında yeni bir takip yapılmasının veya borçluya yeniden icra emri gönderilmesinin gerekmediğini, mahkeme kararının itiraza uğrayan icra dosyasına ibrazı ile haciz istenmesinde yasaya aykırı bir husus olmadığını, itirazın iptali davası sonucunda verilen kararın icrası için kesinleşmesinin gerekmediğini ve temyiz edilmiş olmasının da hükmün icrasına etkisinin olmadığını, Yargıtay içtihatlarında itirazın iptali sonucunda verilen kararın ve yine kararda hükmedilen vekâlet ücreti, yargılama gideri ve icra inkâr tazminatı alacaklarının yeni bir icra takibine konu edilmesinin usul ekonomisine aykırı olduğunun ve borçlunun ödeme/icra emrine itiraz hakkı bulunmadığından borçluya yeniden ödeme/icra emri gönderilmesinin fuzuli olduğunun belirtildiğini, borçlu tarafından sunulan Özel Daire kararında vekâlet ücreti, yargılama gideri ve icra inkâr tazminatı bakımından borçluya icra emri gönderilerek veya muhtıra tebliğ ettirerek ilamdan kaynaklanan tüm alacaklara kavuşulabileceği belirtilmiş ise de, Özel Dairenin icra emri gönderilmesini veya muhtıra tebliğini bir zorunluluk olarak görmediğini, yalnızca yeni takip yapılmasının yasa ve usule aykırı olacağını belirtmek amacıyla alacaklıya böyle bir seçenek sunulduğunu, mevzuatta itirazın iptali davası sonucunda ilamdan kaynaklanan alacakların tahsili için borçluya yeniden icra emri gönderileceğine dair bir hüküm bulunmadığını, mahkeme kararının icra dosyasına ibrazı ile dosya hesabı yaptırılarak borçlunun hak ve alacakları üzerine haciz konulmasının talep edilmesinde yasa ve usule aykırı bir yön bulunmadığını, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nun 71. maddesi gereğince borçlunun takibin kesinleşmesinden sonraki evrede takibin iptalini talep edebilmesi için yalnızca borcun ve fer’îlerinin itfa edildiğini, yahut alacaklının kendisine bir mühlet verdiğini ispat etmesi gerektiğini ancak borçlunun takibin iptalini talep ederken bu sebeplerden birine dayanmadığını, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 26. maddesi uyarınca mahkemece borçlunun talebinden başka veya fazlasına hükmedilemeyeceğini, şikâyet dilekçesinin “netice ve talep” kısmında borçlunun takibin iptalini talep ettiğini, mahkemenin bundan başka bir karar vermesinin yani hacizlerin kaldırılmasının, haciz müzekkerelerinin iptalinin vs. söz konusu olamayacağını, yasal düzenleme uyarınca şikâyet dilekçesinde iddia edilen sebeplerden hiçbirinin takibin iptaline gerekçe teşkil edemeyeceği belirterek şikâyetin reddini savunmuştur.

Mahkeme Kararı:

6. Mersin 3. İcra (Hukuk) Mahkemesinin 02.12.2015 tarihli ve 2015/530 E., 2015/721 K. sayılı kararı ile; takibe ekli vekâletnameye göre alacaklının Arjantin vatandaşı olduğu, Türkiye’nin de taraf olduğu Lahey Sözleşmesi’nin teminat akçesi bölümünün 17. maddesine göre teminattan muaf olduğu, ilamsız takipte itiraz ile takibin durması üzerine alınan itirazın iptali kararından sonra ilam kapsamında yapılacak borç kapak hesabının borçluya muhtıra ile gönderilmesi veya aynı takip dosyasından ilama göre icra emri tanzim edilerek borçluya gönderilmesi gerektiği hâlde bu lazimelerin ikmal edilmeksizin doğrudan haciz işlemlerine geçilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, bu eksiklikler tamamlanabilir mahiyette olduğundan takibin iptalinin gerekmediği gerekçesi ile şikâyetin kısmen kabulüne, borçluya takip dosyasında itirazın iptali ilamı kapsamında icra emri veya muhtıra gönderilmemesi sebebiyle takibin durdurulmasına, alacaklı tarafça yapılacak talebe binaen icra dairesince itirazın iptali ilamı kapsamında borçluya gönderilecek olan icra emri veya muhtıra tebliği ile takibin kesinleşme prosedürü ikmalinden sonra takibe devam edilebileceğine, fazlaya ilişkin talep, dava ve şikâyetin reddine karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı:

7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

8. Yargıtay 12. Hukuk Dairesince 08.06.2016 tarihli ve 2016/2045 E., 2016/16190 K. sayılı kararı ile;

“…1- Borçlunun temyiz itirazlarının incelenmesinde;

Tarafların iddia ve savunmalarına, dosya içeriğindeki bilgi ve belgelere ve kararın gerekçesine göre borçlunun temyiz itirazlarının REDDİNE;

2-Alacaklının temyiz itirazlarına gelince;

Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;

Alacaklı tarafından genel haciz yoluyla ilamsız icra takibine başlandığı, örnek 7 numaralı ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği, borçlunun borca itirazı üzerine takibin durduğu, alacaklının takibin devamı için itirazın iptali istemiyle başvurduğu Mersin 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 12.05.2015 tarih ve 2013/437 E., 2015/213 K. sayılı kararıyla davanın kabulü ile itirazın iptaline, takip konusu asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 77.933,04TL vekalet ücreti ile 23.797,55TL yargılama giderinin davalıdan (borçludan) alınarak davacıya (alacaklıya) verilmesine karar verildiği, Alacaklı vekilinin talebi üzerine 09.07.2015 tarihinde yapılan dosya hesabı ile icra müdürlüğü tarafından 3.428.236,25TL borç için haciz müzekkereleri gönderildiği, borçlu tarafından, itirazın iptali kararında hükmedilen vekalet ücreti, yargılama gideri vs kalemler yönünden icra emri veya muhtıra tebliğ edilmeden, bu miktarların borca dahil edilerek toplam dosya borcu üzerinden haciz işlemi yapılamayacağından bahisle takibin iptali istemiyle icra mahkemesine başvurulduğu görülmektedir.

Kural olarak, itirazın iptali davası sonucunda verilen karar uyarınca, ilamsız icra takibinin başlatıldığı dosya üzerinden takibe devam edilmesine yasal bir engel bulunmamaktadır. Ancak mahkemece ilk defa hüküm altına alınan alacakların tahsili için borçluya aynı dosya üzerinden icra emri düzenlenerek tebliğ edilmesi gerekmekte olup, bu yönde herhangi bir işlem yapılmaksızın icra müdürlüğünce toplam dosya borcu üzerinden takibe devam edilmesi ve ilam konusu alacakların talep edilmesi mümkün değildir.

Bu durumda, alacaklının itirazın iptaline karar verilmesinden sonra anılan ilamı takip dosyasına sunarak takibin devamına karar verilen kısım açısından takibe devam edilmesini istemesi mümkün olup, bu nedenle icra müdürlüğünce tesis edilen 09.07.2015 tarihli işlemin Mersin 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 12.05.2015 tarih ve 2013/437 E., 2015/213 K. Sayılı kararı ile takibin devamına karar verilen takip alacağını aşan miktar yönünden iptali ile haczin bu miktar yönünden kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken mahkemece takibin tamamen durdurulmasına karar verilmesi isabetsizdir…” gerekçesiyle alacaklının temyiz itirazları kısmen kabul edilerek (2) nolu bentte yazılı nedenlerle karar bozulmuştur.

Direnme Kararı:

9. Mersin 3. İcra (Hukuk) Mahkemesinin 23.11.2016 tarihli ve 2016/627 E., 2016/765 K. sayılı kararı ile; önceki gerekçeyle birlikte, şikâyet ve talepte takibin durdurulması ve iptalinin istendiği, haczin kaldırılması talebinin olmadığı, Mersin 1. Asliye Hukuk Mahkemesi ilamında davanın kısmen kabulüne değil, tamamen kabulüne ve itirazın tamamının iptaline karar verildiği, bu nedenlerle Özel Dairenin bozma kararındaki “takibin devamına karar verilen kısım açısından takibe devam edilmesini istemesinin mümkün olduğu” gerekçesine katılmanın mümkün olmadığı, haczin kaldırılması talebi bulunmayıp, mahkemece haczin kaldırılmasına karar verilmediği, sadece takibin durdurulmasına karar verildiğinden (Özel Dairenin bozma kararındaki) “Takip alacağını aşan miktar yönünden iptali ile haczin bu miktar yönünden kaldırılması” gerekçesine de katılmanın mümkün olmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

10. Direnme kararı süresi içinde alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; şikâyet dilekçesindeki taleplere göre itirazın iptali kararı ile takibin devamına karar verilen takip alacağını aşan miktar yönünden icra müdürlüğünce tesis edilen 09.07.2015 tarihli işlemin iptali ile haczin bu miktar yönünden kaldırılmasına karar verilip verilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.

III. GEREKLİDİR

12. Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle şikâyetin açıklanması gerekmektedir.

13. Şikâyet, icra ve iflas hukukunda düzenlenmiş, kendisine özgü hukukî bir çaredir. Şikâyet kendisine özgü bir yol olup bir dava ve gerçek anlamda bir kanun yolu değildir. Şikâyet, icra takibinin taraflarına veya hukukî yararı bulunan diğer kişilere tanınmış ve bu yolla icra ve iflas dairelerinin (veya diğer icra organlarının) kanuna veya olaya uygun olmayan işlemlerinin iptalini veya düzeltilmesini ya da yapmadıkları veya geciktirdikleri işlemlerin yapılmasını sağlayan hukuki bir çaredir (Pekcanıtez, H./ A., O./ Ö., M. Sungurtekin/ Özekes M. :İcra ve İflas Hukuku, 11. Bası, Ankara, 2013, s. 125 vd.).

14. İcra mahkemesinin inceleme yetkisinin kapsamını şikâyet dilekçesinde ileri sürülen şikâyet nedenleri belirler. Mahkeme şikâyet hakkında vereceği kararda kural olarak tarafların ileri sürdükleri şikâyet konusu işlemle bağlıdır. Taraflarca ileri sürülmeyen işlemler inceleme konusu yapılamaz. Şikâyette tasarruf ilkesi (HMK m. 24) geçerli olduğundan uyuşmazlık konusunun çevresinin belirlenmesi de şikâyet edene aittir. Şikâyeti inceleyen hâkim tarafların ileri sürdükleri vakıalar ile bağlıdır. Bir işlemi iptal ettirmek isteyen kişi, uyuşmazlığın kapsamını bildirmek zorundadır ve icra mahkemesi hâkimi şikâyet edenin istemi ile bağlı olup, istemden fazlasına hükmedemez. O hâlde hâkimin talepten fazlasına hükmedemeyeceği ilkesi de (HMK m. 26) kural olarak şikâyet açısından geçerlidir (Pekcanıtez, H./ Simil, C.: İcra- İflas Hukukunda Şikâyet, İstanbul 2017, 2. B., s. 332, 375, 377). Ancak şikâyetin kamu düzenine aykırı olması hâlinde, başka bir sebeple kendisine dosya ulaşan icra mahkemesi, icra memurunun işlemindeki kamu düzenine aykırılığı kendiliğinden nazara alabilir ve işlemi iptal edebilir.

15. İcra mahkemesi, şikâyet edenin bildirmiş olduğu şikâyet sebepleri ile bağlı değildir; şikâyet konusu yapılan işlemin tümünü inceleyerek kanuna uygun olan bütün kararları vermek yetkisine sahiptir (B. Kuru: İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Ankara 2013, s. 113).

16. Uyuşmazlığın çözümünde itirazın iptali davasının da irdelenmesi gerekmektedir.

17. Takip talebini alan icra dairesi, bir ödeme emri düzenleyerek, bunu (takip talebinden en geç üç gün içinde) borçluya tebliğe gönderir (İİK m. 61/1). Borçlu yedi gün içinde ödeme emrine itiraz ederse, bununla icra takibi durur (İİK m. 66). İtiraz ile duran takibe devam edilebilmesi için itirazın mahkemede iptal edilmesi (İİK m. 67) veya icra mahkemesinde kaldırılması (İİK 68- 68/a) gerekir.

18. Ödeme emrine itirazla birlikte asıl borç ve işlemiş yahut işleyecek faiz gibi fer’î taleplerle birlikte tümden duran takibin devamını sağlamak isteyen alacaklının itirazı hükümden düşürebilmek için İİK’nın 67. maddesine göre açtığı itirazın iptali davasının konusu, icra takibine konu edilen alacaklardır. İtirazın iptali davası sonucunda verilen karar uyarınca ilamsız icra takibinin başlatıldığı dosya üzerinden, takipte talebinde istenip de mahkemece takibin devamına karar verilen asıl alacak ve faizi hakkında takibe devam edilebilir.

19. Alacaklı, mahkemenin itirazın iptali kararını icra müdürlüğüne vererek, itiraz üzerine durmuş olan ilâmsız icra takibine (aynı icra dosyası üzerinden) devam edilmesini (yani, borçlunun mallarının haczedilmesini) isteyebilir. İcra dairesince dosya borcunun itirazın iptali ilamı doğrultusunda hesaplanarak bu miktar üzerinden takibe devam edilmesi zorunlu olup, ayrıca borçluya icra emri düzenlenip gönderilmesi gerekmez. Ancak ilamsız takipte yer almayan, itirazın iptaline ilişkin ilamda hüküm altına alınmış olan ve eda hükmü içeren inkâr tazminatı, yargılama gideri ve vekâlet ücreti alacaklarının tahsili için borçluya İİK’nın 32. maddesi uyarınca icra emri düzenlenerek tebliğ edilmelidir. Nitekim bu hususlar Hukuk Genel Kurulunun 05.10.2021 tarihli ve 2017/12-736 E. 2021/1156 K. sayılı kararında da benimsenmiştir.

20. Diğer taraftan kural olarak, borçlunun malvarlığını teşkil eden mal, alacak ve hakları, alacaklılarına karşı bir tür teminat teşkil eder ve bu nedenle borçlunun alacaklıları tarafından borç için haczettirilebilir. Haciz cebri icra organı tarafından yapılan devlete ilişkin bir hakimiyet tasarrufu olup, icra takibinin konusu olan belli bir para alacağının ödenmesini sağlamak için, bu yolda istemde bulunan alacaklı lehine, söz konusu alacağı karşılayacak miktar ve değerdeki borçluya ait mal ve haklara, icra memuru tarafından hukuken el konulmasıdır. İİK’nın 85. maddesinin 1. fıkrasına göre icra dairesince, borçlunun kendi yedinde veya üçüncü şahısta bulunan menkul malları ile gayrimenkullerinden ve alacak ve haklarından alacaklının ana para, faiz ve masraflar da dâhil olmak üzere bütün alacaklarına yetecek miktarı haczedilir. İİK’nın 85. maddesinin 2. fıkrası borçluya ait olup da üçüncü kişi elinde olan malların da haczedilebileceğini öngörmektedir.

21. Somut olayda; alacaklı vekili tarafından 1.004.000TL maaş, 865.950TL maç başı ücret, 15.585,99TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 1.885.535,99TL alacağın tahsili için borçlu aleyhine genel haciz yolu ile ilamsız takip başlatıldığı, borçlunun yasal süresinde asıl alacağa, ödeme emrine, takip öncesi işletilmiş faize, takip sonrası işleyecek faize, faiz oranına, vekâlet ücretine ve tüm fer’ilere itiraz ettiği, alacaklının duran takibin devamını sağlamak üzere itirazın iptali davası açtığı, Mersin 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 12.05.2015 tarihli ve 2013/437 E., 2015/213 K. sayılı kararı ile “…Davanın kabulü ile, davalının Mersin 3. İcra Müdürlüğünün 2013/5149 E. sayılı dosyasına yönelik itirazının iptali ile takibin devamına, takip konusu asıl alacağın %20’si oranında icra inkâr tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacı tarafından yapılan 22.800,70TL ilk masraf, 93TL tebligat gideri, 850TL bilirkişi ücreti, 53,85TL yazı gideri olmak üzere toplam 23.797,55TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacı kendisini vekille ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 77.933,04TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,…” karar verildiği, alacaklı vekilinin 06.07.2015 tarihinde itirazın iptali ilamını sunarak ilam uyarınca dosya hesabı yapılmasını ve borçlunun taşınır, taşınmaz, hak ve alacaklarının haczini talep ettiği, alacaklı vekilinin 07.07.2015 tarihinde borçlunun hak ve alacaklarının haczi için üçüncü kişilere İİK’nın 89/1. maddesi gereğince haciz ihbarnamesi gönderilmesini talep ettiği, icra müdürlüğünce 09.07.2015 tarihinde dosya hesabının yapıldığı, üçüncü kişilere gönderilen 09.07.2015 tarihli birinci haciz ihbarnamelerinde; “5-Alacak tutarı ile faiz ve giderler: 3.428.236,25TL” olarak gösterildiği ve “Yukarıda adı yazılı borçluların sizdeki 3.428.236,25TL alacağı (malı) üzerine haciz konulmuştur” şeklinde belirtildiği, üçüncü kişilere gönderilen 09.07.2015 tarihli haciz müzekkerelerinde; “Borç miktarı: 3.428.236,25TL” olarak gösterildiği, borçlu vekilinin şikâyet dilekçesinde icra emri gönderilmeden itirazın iptali kararında hükmedilen yargılama giderleri, vekâlet ücreti ve icra inkâr tazminatının da eklenerek dosya hesabı yapıldığını ve müvekkilinin malvarlığına haciz konulduğunu, icra emri gönderilmeden takibe devam edilemeyeceğini, alacaklının 5718 sayılı MÖHUK’un 48. maddesi uyarınca icra takibine başlarken teminat göstermesi gerektiğini, bu hususun icra dairesince re’sen gözetilmesi gerektiğini ileri sürerek öncelikle tedbiren takibin durdurulması ile takibin iptaline karar verilmesini talep ettiği, icra mahkemesince şikâyetin kısmen kabulü ile borçluya takip dosyasından itirazın iptali ilamı kapsamında icra emri veya muhtıra gönderilmediği gerekçesi ile takibin durdurulmasına, alacaklı tarafça yapılacak talebe binaen icra müdürlüğünce itirazın iptali ilamı kapsamında borçluya gönderilecek olan icra emri veya muhtıra tebliği ile takibin kesinleşme prosedürü ikmalinden sonra takibe devam edilmesi gerektiğine karar verildiği anlaşılmaktadır.

22. İtirazın iptali davasının konusu, takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olup, itirazın iptaline karar verilmesi üzerine alacaklı itirazın iptali kararını icra dairesine sunarak itirazın iptaline karar verilen takip alacağı yönünden icra emri tebliğ edilmeksizin icra takibine devam edilmesini yani borçlunun mallarının haczedilmesini isteyebileceğinden itirazın iptaline karar verilen takip alacağı kadar haciz yapılmasında bir usulsüzlük yoktur. Bu nedenle takibin tümden durdurulmasına dair mahkemece verilen karar doğru değildir. Ancak alacaklı vekili tarafından icra dosyasına sadece itirazın iptali ilamının sunulduğu, takip talebindeki alacak kalemleri arasında yer almayıp, itirazın iptali kararında hükmedilen inkâr tazminatı, yargılama gideri ve vekâlet ücreti alacaklarının tahsili için borçluya İİK’nın 32. maddesi uyarınca icra emri düzenlenerek tebliğ edilmediğine göre, belirtilen alacak kalemlerinin dosya hesabına dahil edilerek bu miktar yönünden de haciz yapılması mümkün değildir. Borçluya bu alacak kalemleri yönünden icra emri gönderilmemesi takibin iptali sebebi değil ise de, borçlu icra mahkemesine başvurusunda icra emri gönderilmeden itirazın iptali kararında hükmedilen yargılama giderleri, vekâlet ücreti ve icra inkâr tazminatının da eklenerek dosya hesabı yapılarak malvarlığına haciz konulduğunu ileri sürdüğünden icra müdürlüğünce tesis edilen 09.07.2015 tarihli dosya hesabının Mersin 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 12.05.2015 tarih ve 2013/437 E., 2015/213 K. sayılı kararı ile takibin devamına karar verilen takip alacağını aşan miktar yönünden iptali ile haczin bu miktar yönünden kaldırılmasına karar verilmesi gerekir.

23. Hâl böyle olunca; yerel mahkemece, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

24. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

IV. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA,

İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’na 5311 sayılı Kanun’un 29. maddesi ile eklenen Geçici 7. maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken İİK’nın 366/III. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren on gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23.11.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

HGK. 23.11.2021 T.E: 2017/12-2254 , K: 1486

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu