2023 Yılıİdari Yargı Kararlarıİpoteğin Paraya Çevrilmesi Yoluyla İcra TakibiKDVTaşınmaz Satışı

Kefil Olmayan İpotek Verene Ait Taşınmazın Alacağa Mahsuben Satışının KDV’den Muaf Olması

T.C.
İSTANBUL
15. VERGİ MAHKEMESİ

ESAS NO   : 2023/900
KARAR NO   : 2023/2630

DAVANIN ÖZETİ          : Davacı tarafından,  kredi sözleşmesinden doğan alacağına mahsuben satın aldığı taşınmaz için tahakkuk ettirilerek ihtirazı kayıtla ödenen 135.900,00-TL katma değer vergisinin; dava dışı  K.E. Sanayi ve Dış Tic.  Ltd.  Şti.’nin davacı bankadan kredi talebinin kabulü için yine dava dışı A.G.’in  aktifinde bulunan … No:1 bağımsız bölüm üzerine davacı banka lehine 1. dereceden ipotek verdiği, kredi borçlusunun borçlarını ödememesi üzerine taşınmazın tamamı hakkında . İcra Müdürlüğünün  E:2019/*** sayılı dosyası ile ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı takibe girişildiği, söz konusu taşınmazın kendi adına ihale edildiği, taşınmaz maliki kredi çeken borçlu veya kefili olmayıp sadece tapuyu ipotek veren olduğundan bahisle katma değer vergisinin ödenmesi şartıyla adına tescil yapılacağı anılan İcra Dairesi Müdürlüğünce bildirilmesi üzerine ihtirazı kayıtla ödeme yapıldığı, 3065 sayılı Kanunun 17/4-r bendi uyarınca bu işlemin katma değer vergisinden muaf olduğu, bu yönde müstakar hale gelmiş yargı kararları bulunduğu, yapılan işlemin mevzuata aykırı olduğu iddialarıyla iptali ile ödenen tutarın iadesine karar verilmesi istenilmektedir.

SAVUNMANIN ÖZETİ : . İcra Müdürlüğü’ nün 2019/*** Esas sayılı dosyasında başlatılan ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi kapsamında satışı yapılan taşınmaz takip borçlusu K.G. Elektrik San. ve Dış Tic, Ltd. Şti ye ait olmadığı, ihale yoluyla satışı gerçekleştirilen taşınmazın borçlu sıfatı bulunmayan A.G.’ e ait olduğundan katma değer vergisi istisnası uygulanması mümkün olmadığı,  yasal hükümler gereği idarece yapılan işlemlerde hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.

Karar veren 15. Vergi Mahkemesi Hakimliği’nce dava dosyası incelenerek işin gereği düşünüldü:
Dava, davacı bankanın, kredi sözleşmesinden doğan alacağına mahsuben satın aldığı taşınmaz için tahakkuk ettirilen katma değer vergisinin iptali ve tahsil edilen 135.900,00TL’nin iadesine kararı verilmesi istemine ilişkindir.

213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun “Vergi Kanunlarının Uygulanması ve İspat” başlıklı  3. maddesinin 2. fıkrasında; vergi kanunlarının lafzı ve ruhu ile hüküm ifade edeceği, lafzın açık olmadığı hallerde vergi kanunlarının hükümlerinin; konuluşundaki maksat, hükümlerin kanunun yapısındaki yeri ve diğer maddelerle olan bağlantısı gözönünde tutularak uygulanacağı kuralına yer verilmiştir.

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun “Sosyal ve Askeri Amaçlı İstisnalarla Diğer İstisnalar” başlıklı 17. maddesine 5821 sayılı Kanun’un 33. maddesiyle eklenen 4/r fıkrasında; kurumların aktifinde en az iki tam yıl süreyle bulunan iştirak hisseleri ile taşınmazların satışı suretiyle gerçekleşen devir ve teslimler ile bankalara, finansal kiralama ve finansman şirketlerine borçlu olanların ve kefillerinin borçlarına karşılık taşınmaz ve iştirak hisselerinin  (müzayede mahallerinde yapılan satışlar dahil) bankalara, finansal kiralama ve finansman şirketlerine devir ve teslimleri ile bu taşınmaz ve iştirak hisselerinin finansal kiralama ve finansman şirketlerince devir ve tesliminin katma değer vergisinden istisna olduğu belirtilmiştir.

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun yukarıda anılan 17. maddesine 5821 sayılı Kanun’un 33. maddesiyle eklenen 4/r fıkrasının, meclis görüşmelerinde tanzim edilen 725 sayılı Komisyon Raporunda yer alan gerekçesinde, düzenlemenin, kurumların mali yapılarını güçlendirme ve bankaların alacaklarının tahsilini hızlandırma amacını taşıdığı, bu nedenle istisna uygulamasına bu amaca uygun düşecek sınırlamalar getirildiği, buna göre, istisnanın, kurumların en az iki tam yıl süreyle aktiflerinde yer alan iştirak hissesi ve gayrimenkullerin satışı suretiyle gerçekleşen devir ve tesliminde uygulanabileceği, bankalara borçlu olanlar ile kefillerinin iştirak hisseleri ile gayrimenkullerinin müzayede yoluyla yapılanlar dahil devir ve teslimlerinin ise mali sektörün özelliği göz önüne alınarak bu şartın dışında tutulduğu belirtilmiştir.

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 581. maddesinde; kefalet sözleşmesi, kefilin alacaklıya karşı, borçlunun borcunu ifa etmemesinin sonuçlarından kişisel olarak sorumlu olmayı üstlendiği sözleşme olarak tanımlanmış olup, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun “İpotek- Amaç ve Nitelik” başlıklı 881. maddesinde hâlen mevcut olan veya henüz doğmamış olmakla beraber doğması kesin veya olası bulunan herhangi bir alacağın, ipotekle güvence altına alınabileceği, ipoteğe konu olacak taşınmazın, borçlunun mülkiyetinde bulunmasının gerekmediği kuralına yer verilmiştir. Yukarıda yer verilen kanun hükümlerinden; borçlar hukukunda kefalet akdi ve eşya hukukunda ipotek tesisinin; teminatı amaçlayan hukuki müesseseler olduğu, gerek kefilin, gerekse ipotek borçlusunun, teminat sağlamak amacına yönelik olarak temel borç ilişkisinden bağımsız bir şekilde, alacaklıya karşı borçlunun edimini yerine getirmemesinden sorumlu olmayı üstlendiği, dolayısıyla, her iki durumda da hukuki ilişkinin temelinde güvence sağlama amacının olduğu görülmektedir.

Öte yandan, Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliği’nin “II-İstisnalar” kısmının, “Bankalara, Finansal Kiralama ve Finansman Şirketlerine Borçlu Olanların ve Kefillerinin Borçlarına Karşılık Yapılan Teslimlere İlişkin İstisna Uygulaması” başlıklı 4.16.3. maddesinin 4. fıkrasında; istisna uygulanabilmesi için, devir ve teslime konu taşınmaz ve iştirak hisselerinin bankaya, finansal kiralama ve finansman şirketlerine borçlu olanlara veya bu borca kefil olanlara ait olması gerektiği hükmüne yer verilmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden; dava dışı K.E. Sanayi ve Dış Tic.  Ltd.  Şti.’nin davacı bankadan kredi talebinin kabulü için dava dışı A.G.’in  aktifinde bulundurduğu  .. No:1 bağımsız bölüm üzerine davacı banka lehine 1. dereceden ipotek verildiği, dava dışı borçluların borçlarını ödememesi üzerine,  . İcra Müdürlüğünün  E:2019/*** sayılı dosyasından ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibine başlandığı; ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla başlatılan icra takibinin devamında taşınmazın icra müdürlüğü’nce  satışa çıkarıldığı, yapılan ihalede söz konusu taşınmazın davacı banka adına ihale edildiği, davacı bankanın taşınmazın adına tescili için ilgili tapu müdürlüğüne müzekkere yazılması talebi üzerine anılan İcra Müdürlüğünce satışı yapılan taşınmaz takip borçlusu K.G. Elektrik San. ve Dış Tic, Ltd. Şti ye ait olmadığı, ihale yoluyla satışı gerçekleştirilen taşınmazın borçlu sıfatı bulunmayan A.G.’ e ait olduğundan katma değer vergisinin tahsili koşuluyla adına tescil yapılacağı yönünde verilen karar uyarınca davacı tarafından 135.900,00-TL katma değer vergisinin ihitazı kayıtla ödendiği, ihtirazi kayıtla ödenen  135.900,00-TL katma değer vergisi tahakkukunun iptali ve ödenen tutarın  iadesi istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmıştır.

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 17. maddesinin (r) bendi, banka kredi alacaklarının geri dönüşü amacıyla yapılan takipleri kapsamakta olduğu, olayda müvekkil banka ile asıl borçlu arasında akdedilen kredi sözleşmesinin teminatı olarak müteselsil kefillerin dışında üçüncü şahıslara ait taşınmazın davacı banka lehine ipotek ettirildiği, anılan ipotek her ne kadar davacı bankaya borçlu olanlar veya kefillerine ait taşınmaz üzerinde tesis edilmemiş ise de, ipotekli taşınmaz sahiplerinin, banka lehine ipotek tesis ile, asıl borçlunun temerrüdü halinde, kredi borcunu taşınmaz değeri ile yerine getirme yükümlülüğü altına girerek davacı bankanın kredi alacağına müteselsil kefillerin yanında ek bir güvence sağladığı, üçüncü şahısların taşınmazlarını davacı banka lehine ipotek ettirmek suretiyle davacı bankanın alacağı için taşınmazların değeri ile sağladıkları bu güvencenin de kefalet akdi ile kefillerin borçlar hukukundaki güvence sağlama işlevini de içeren üçüncü şahıslara ait taşınmazlar üzerinde banka kredilerinin teminatı teşkil etmek amacıyla tesis edilen ipotekleri de kapsayacak şekilde bankaların alacaklarının tahsilini hızlandırmak amacıyla getirildiği açıktır.

Yukarıda yer verilen 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 17. maddesinin 4/r bendinde; bankalara borçlu olanların ve kefillerinin borçlarına karşılık taşınmazlarının bankalara devir ve teslimlerinin katma değer vergisinden istisna tutulduğu, olayda ise davacı bankanın, kredi sözleşmesinde imzası bulunan asıl borçlu şirket ve müteselsil kefillerin mülkiyetinde bulunmayan, ancak, kredi sözleşmesinin teminatı olarak, üzerinde davacı banka lehine ipotek tesis edilen üçüncü şahıslara ait taşınmazı kredi alacağına mahsuben icra takibi neticesinde yapılan ihalede satın aldığı görülmüş olup, bu itibarla, uyuşmazlık, davacı bankanın tarafı olduğu kredi sözleşmesinin asıl borçlusu ile müteselsil kefillerinin mülkiyetinde bulunmayan ancak, kullandırılan kredinin teminatı olarak, üzerinde davacı banka lehine ipotek tesis edilen üçüncü şahıslara ait taşınmazın, davacı banka tarafından kredi alacağına mahsuben devir alınması durumunda, davacı bankanın 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun yukarıda anılan 17. maddesinin 4/r bendinde yer verilen istisna hükmünden yararlanıp yaralanamayacağı noktasında toplanmaktadır.

Olayda, davacı banka ile asıl borçlu arasında akdedilen kredi sözleşmesinin teminatı olarak müteselsil kefillerin dışında üçüncü şahıslara ait taşınmazın davacı banka lehine ipotek ettirildiği, anılan ipotek her ne kadar davacı bankaya borçlu olanlar veya kefillerine ait taşınmaz üzerinde tesis edilmemiş ise de, ipotekli taşınmaz sahiplerinin, banka lehine ipotek tesis ile, asıl borçlunun temerrüdü halinde, kredi borcunu taşınmaz değeri ile yerine getirme yükümlülüğü altına girerek davacı bankanın kredi alacağına müteselsil kefillerin yanında ek bir güvence sağladığı, üçüncü şahısların taşınmazlarını davacı banka lehine ipotek ettirmek suretiyle davacı bankanın alacağı için  taşınmazlarının değeri ile sağladıkları bu güvencenin de, yukarıda tanımı verilen kefalet akdi ile kefilin sağladığı güvenceden farklı değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, bu itibarla, 3065 sayılı Kanunun yukarıda yer verilen 17. maddesinin 4/r maddesinin bankalara borçlu olanların ve kefillerinin borçlarına karşılık taşınmazlarının bankalara devir ve teslimlerinin istisna kapsamında tutulduğu madde metinde yer alan “bankalara borçlu olanlar” veya [bunların] “kefilleri” ibarelerinin, aynı zamanda, kefalet akdi ile kefillerin borçlar hukukundaki güvence sağlama işlevini de içeren ve üçüncü şahıslara ait taşınmazlar üzerinde banka kredilerinin teminatını teşkil etmek amacıyla tesis edilen ipotekleri de kapsayacak şekilde, anılan maddenin yukarıda yer verilen; bankaların alacaklarının tahsilini hızlandırmak şeklindeki gerekçesi doğrultusunda ve bankalara getirilen istisna hükmünün konuluşundaki amaca uygun olarak yorumlanmasının uygun olacağı, bu suretle, istisnanın kapsamına giren devir ve teslime konu taşınmazların sadece bankalara “borçlu olanların” veya “kefillerinin” mülkiyetinde olması gerekmediği, üçüncü şahısların mülkiyetinde olan ve üzerinde bir alacağın teminatı için ipotek tesis edilmiş taşınmazların, alacaklarına karşılık bankalara devir ve tesliminin de istisna kapsamında bulunduğunun kabulü karşısında, davacı banka tarafından kullandırılan kredinin teminatı olarak, üzerinde davacı banka lehine ipotek tesis edilen ve mülkiyeti davacı bankanın tarafı olduğu kredi sözleşmesinin asıl borçlusu ile müteselsil kefilleri dışında üçüncü şahıslara ait olan taşınmazın, davacı banka tarafından devir alınması halinde de, davacı bankanın 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun yukarıda anılan 17. maddesinin 4/r bendinde yer verilen istisna hükmünden yararlanabileceği sonucuna ulaşılmıştır.

Bu durumda, davacı banka adına, kullandırdığı kredinin teminatı olarak üzerinde ipotek tesis edilen ve mülkiyeti kredi sözleşmesinde imzası bulunan asıl borçlu ve müteselsil kefiller dışında üçüncü şahıslara ait olan taşınmazın, yine davacı banka tarafından icra takibi neticesinde ihale yoluyla kredi alacağına mahsuben satın alınması işleminin 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun yukarıda yer verilen 17. maddesin 4/r bendi kapsamında katma değer vergisinden istisna kılındığı, dolayısıyla, istisna kapsamındaki bir işleme yönelik olarak yapılan katma değer vergisi tahakkukunda hukuka uyarlık bulunmadığı ve fazladan tahsil edilen 135.900,00-TL  katma değer vergisinin davacıya iadesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kabulüne,
 dava konusu işlemin iptaline, ödenen 135.900,00-TL katma değer vergisinin davacıya iadesine,
2- Aşağıda dökümü yapılan 280,50-TL yargılama gideri ile Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 10.500,00-TL vekalet ücretinin davalı idare tarafından davacıya ödenmesine,
3-Artan posta gideri avansının talep edilmemesi halinde kararın kesinleşmesinden sonra Mahkememizce re’sen davacıya iadesine, bu kararın tebliğini izleyen günden itibaren otuz (30) gün içerisinde İstanbul Bölge İdare Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere, 30/11/2023 tarihinde  karar verildi.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu