Son Eklenenler
-
634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 20/a. maddesi hükmüne göre kat maliklerinden her biri, kapıcı giderlerinden (ücret, sigorta pirimi, kıdem tazminatı vs.) yönetim planında veya kat malikleri kurulunca verilmiş bir kararda başka türlü bir hüküm bulunmadıkça diğer kat malikleri ile birlikte eşit olarak sorumludur. HGK’nun 03.10.2001 tarih ve 2001/18-642 E.-2001/662 K. sayılı kararında da benimsendiği üzere, bu sorumluluk borcun yasal olarak ödenmesi gereken tarihte malik olan kişiye aittir.
-
İlk derece mahkemesince verilen mehil vesikası verilmesine (İİK’nın 36. maddesinin uygulanma şekline) ilişkin karar konu itibariyle kesin nitelikte olduğundan, İİK’nın 365/3. maddesi gereğince istinaf isteminin reddi kararı doğru olup, anılan Bölge Adliye Mahkemesinin temyiz talebinin reddine ilişkin son kararının onanması gerekmiştir.
-
Mülkiyetin tespitine ilişkin olmaları nedeniyle istihkak davasının kabulüne dair ilamlar kesinleşmeden infaz edilemez. Takibe dayanak ilam her ne kadar istihkak davasına ilişkin ise de hacizli mallara ilişkin mülkiyetin incelenmediği, dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği bu haliyle hükmedilen tazminat, yargılama gideri ve vekalet ücretinin takibe konulması için kesinleşme şartının aranmayacağı
-
Şarta Bağlı Arabuluculuk Tutanağının İlamlı İcraya Konu Edilmesi
-
Henüz ilama bağlanmayan ve yargılaması devam bir alacağın da takas mahsuba konu olamayacağı,
-
Yapılan ödemelerde hükmolunan aylık nafaka miktarı ve bu miktarın katları şeklinde ödemelerin görülmesi halinde, ödeme belgelerinde nafaka borcuna ilişkin olarak yapıldığına dair atıf bulunmasa dahi bu ödemelerin hakkaniyet kuralları gereğince nafaka borcundan mahsubu gerektiği, borçlu tarafından nafakaya mahsuben ödendiği iddia olunan ödemelerin ahlaki ödemeler olarak nitelendirilmesi gerektiği-
-
Borçlu tarafından yapılan ödemenin takibin yapıldığı tarihten sonra olduğu, bu durumda alacaklı takip tarihi itibarı ile takip yapmakta haklı olduğundan bu hususta icranın geri bırakılması değil, yapılan ödemenin infaz aşamasında dikkate alınması gerektiği yönünde karar verilmesi gerekeceği, hükmün bu nedenle bozulması gerekir ise de, yapılan yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği-
-
İlamlı icra yoluyla başlatılan takipte, İİK’nın 33 ve devamı maddelerinde istemin reddi veya kabulü halinde icra inkar tazminatına hükmedileceğine ilişkin yasal düzenleme bulunmadığı, mahkemece davalı alacaklılar aleyhine inkar tazminatına hükmedilemeyeceği-
-
Takip dayanağı ilamın İİK’nun 277 ve müteakip maddelerine dayalı tasarrufun iptaline ilişkin bir ilam olduğu ve taşınmazın aynı ile ilgili değil şahsi hak doğurucu nitelikte bulunduğu, bu nedenle, ilamın icrası için kesinleşme şartının aranmadığı-
-
Davanın konusu, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptal ve tescile ilişkin olup, her ne kadar mahkemece tazminata hükmedilmiş ise de, temeldeki davanın konusunun gayrimenkulün aynine ilişkin olduğu, HMK 367/2 maddesi uyarınca kesinleşmeden takibe konulamayacağı